17 yılda 5000 in üzerinde Kasetde imzası var.
1961 Giresun Alucra doğumluyum. Küçüklüğüm, Giresun yaylalarında
geçmiş.1 ve2 sınıfı İstanbul Cibali de okumuşum, 9 yaşından itibaren
de Almanya ya göç ettik.
Müziğe başlangıcım da Almanya da oldu, Bütün müzik enstrumanlarını
denedikten sonra, baterist olmaya karar verdim. Meslek eğitimimi
Elektronik ci olarak tamamladığımdan,
bir taraftan müzik, diğer taraftan elektronikle uğraşınca, kendimi
ister istemez stüdyo ve ses kayıt sistemlerinde buldum. 1988 yılına
kadar bir çok müzik grubuyla Almanya da çalışmalarım oldu.
1988 yılında Türkiye ye geldim ve stüdyo Metropol'ü kurdum. O günden
bugüne kadar da müzik sektöründe Stüdyo Metropol olarak hizmet
veriyoruz.
Stüdyo Metropol olarak ses kayıt Stüdyosu faaliyetimize bir yandan
devam ederken, Hakan Aykut la birlikte "Metropol Müzik yapım" olarak
da yapım ve produksion işlerine
devam ediyoruz.
1987 yılında Almanya da tanıştığım sanatçı bir arkadaşım, Beyoğlunda bir kaset çalışması yaptığı sırada, ben de burada tatilde bulunuyordum, Stüdyoların çok yoğun ve amatörce çalıştıklarını görünce benim de bu sihirli şehirde olmam gerektiğini düşündüm. İstanbul da bir ses kayıt stüdyosu kurma isteği böyle oluştu. İlk yıllarda çok zorlandım fakat insan sabrettiği zaman mükafatını da alıyor.
1988 yılından bugüne kadar piyasaya çıkmış en az 5000'in üzerinde
albümde imzamiz ve katkımız olmuştur. Çalıştığım insanların sayısını
hatırlamıyorum fakat,
aklıma gelen isimlerden bazıları şunlar ;
Erkan Oğur. Yansımalar. Hasret Gültekin, Ayşegül, Mustafa Yıldızdoğan,Fatih
Kısaparmak, Ömer Karaoğlu, İbrahim Tatlıses, İbrahim Sadri, Güler
Duman, Grup Yorum. Arif Nazım. Hasan Sağındık, Uğur Işılak, Özdemir
Erdoğan, Kubat, Asım Can Gündüz,Haluk Levent, Gündoğar,Ömer Karaoğlu,
Ahmet Özhan,. Erkan Mutlu,Yolcular,D.Ali Erzincanlı, M.Emin Ay-
Mustafa Demirci, Mustafa Küçük,Gülay, Yusuf Hayaloğlu, Göksel Baktagir,
Bülent Ecevit, Recep Tayyip Erdoğan, Muhsin Yazıçıoğlu, Yasin
Hatipoğlu, Ahmet Kaya, GrupYarkınlar,
Grup Laçin, Serkan Çağrı, Gruptan, Bunlardan sadece birkaçı.
O dönemleri çok iyi hatırlıyorum.Ney ve bendir hariç bütün müzik enstrumanlarının nerdeyse haram sayıldığı bir anlayiş hakimdi.
Sene 1989. "İlk cemre" albümünün miksini yapıyordum.Davul bas ve diğer
sazların dengesini yaptım ve kaydını aldım. Yapımcı gelip
dinlediğinde,Bu Kasetin bu şekilde piyasaya çıkarsa çok büyük tepki
alabileceklerini ve sesler ve korolar hariç bütün enstrumanları
nerdeyse duyulamıyaçak bir seviyeye çekmemi istedi.
Velhasıl tekrar bir miks yaptık. Benim çok beğendiğim bu kasetin
önceki miksi silmedim ve uzun müddet bu versiyonunu dinledim.
Albümün yeni baskısını yapacağını ve o ilk miks versiyonuyla çıkartmak
istediğini söyledi.
Bu anlattığım hadise müzik anlayışının nerden nereye geldiğinin tipik
bir örneğidir. Bu esasında çok daha önceden olması gereken bir anlayış
idi.
90 lı yılların başında müzik daha çok bir hedefe varmak için bir
hizmet olarak yapılırdı.Herkes acemi ve amartördü ama bir samimiyet
bir sıcaklık vardı işin içinde.
Teknik olarak baktığımızda o zamanlarda çıkan kasetlere göre,şimdiki
çalışmalar saund olarak mükemmel derecede kaliteli.Bu anlamda teknik
olarak batıdan hiç bir eksiğimiz yok,
ama o zamanlardaki yapılan besteler ve çalışmalar nedense bana daha
sıcak ve duygulu geliyor.Fakat bu sıcaklığı sadece müzik ve yayıncılık
ile sınırlı düşünmemek gerekiyor.Hayatın tüm alanları için geçerli bir
durumdur bu.
Resonans dergisine baktığımda bu sektörün ne kadar geliştiğini ve
büyüdüğünü görüyorum.Bugün bu camiada ne kadar yapımcı ne kadar
sanatçı ve müzisyen var ise,
o günlerde herkes bir nevi amatör alarak başlamıştı bu işe.
Kasetler çoğaldıkca ve satildikca ihtiyaçlar ve beklentiler de yavaş
yavaş değişti. Kurumsallasmaya geçildi ve geçimini bu işten temin
etmek zorunda kalan
santcılarımız oluşmaya başladı.
Bu sektördeki gelişmeyle birlikte Stüdyo Metropol olarak Elhamdülillah
bizde çok geliştik. O zamanlar kaset dolduracak yerler iple aranırken,
bugüne baktığımızda kaset ve Cd coğaltım fabrikaları, Yapımcılar,
Dağıtımcılar, Stüdyolar, Radyolar Televizyonları görebiliyoruz.
Ama yarınlar için aynı güzel şeyleri düşünemiyorum. Maalesef biraz
endişeliyim bu konuda. Bizim neşrettiğimiz bir ürünü, İnternet arama
motorlarında araştırırken,
kendisini "islami bir hizmet sitesi" olarak vasıflandıran bir
adreslerden birine rastgeldik. Bizim Albümdeki eserlerle birlikte
başka albümleri de mp3 olarak koymuş ve herkese indirmek için sunmuş.
Bu yetmezmiş gibi altına da "bu sitenin hizmete devamı için lütfen
bize reklam verin" diye de yazmış. Bunun yorumunu size bırakıyorum.
Unkapanı müzik sektörü bu sene kötü günler geçiriyor malesef..Bir
taraftan korsan satıcılar, diğer taraftan internet de mp3 siteleri,
satişları inanılmaz bir şekilde düşürdü.
Daha önceleri modemle internetten mp3 indirmek çok cazip değildi.Ama
şimdi adsl abonelerinin çoğalmasıyla birlikte
24 saat internet de bağlı kalıp mp3 indirmek çok kolay bir durum. Bu
duruma henüz hiç bir kimsenin cözümü yok.
Mp3 kullanıcılarının artmasında cd ve mp3 çalarlı olan yeni araba
satışlarının artışının da etkisi var. Müzik dinleyicilerinin büyük bir
kısmını da otomobil kullanıcıları olarak düşünürsek bunun da etkisi
olduğunu düşünüyorum.
gelecekse ne zaman bekleyebiliriz bu albümün 2 si.
Dervişaneyi yeteri kadar tanıtamadığımızı düşündüğümüzden. Bu sene
tanıtımına biraz ağırlık vereceğiz inşaAllah . Hakan Aykut'un
seslendirdiği "Bu Aklu Fikr ile" adlı eserin video klibi için Fas' a
çekim ekibini yolladık.
Dervişanenin 2 sini 2006 yılında yapmayı düşünüyoruz .
Ayrıca yoğun taleb üzerine "Dervişane"nin enstrümantal versiyonunu
hazırladık.
Ayrıca yine dervişane enstrumantal olarak 5+1 veya surround müzik diye
bilinen bir versionunu hazırlıyoruz.
1991-1994 Yıllarından dinleyiciler Sonsuzluğa Hasret 1 ve 2
Albümlerini hatırlarlar. Bir de Serdengeçti adlı kahramanlık türküleri
içerikli bir çalışmamız olmuştu.
O albümleri Erkan Mutluyla beraber yapmıştım. Yine 90lı yıllarda
birkaç Halk muziği ve Özgün Albümlerde Aranjörlük yaptım. Daha sonra
kendi Stüdyomuzdaki işlerimin yoğunluğu nedeniyle Aranjörlüğe devam
etmedim. Bendeki bu birikimlerin boşa gitmesini istemediğimden, bu
birikimlerimi Dervişaneye aktardım.
Dervişane albümü Hakan Aykut ile birlikte yapım ve produksion işlerine
girmemize vesile oldu.Yapım aşamasında olduğumuz güzel projelerimiz
var.
Yine 1991 yılında Benim başlattığım bir Halk müziği projem vardı, o
zaman 4 eser hazırlamıştım ve öyle kalmıştı. vakitzislikten o projeyi
bir türlü bitirememiştim.
O kadar güzel bir çalışma olmuştuki hala güncelliğini koruyor, şimdi o
projeyide tekrar ele alıp bitirmek istiyorum. Yaptığımız her işi
hakkıyla ve en iyi şekilde yapmak zorunda olduğumuzun
farkındayız.Kaliteli işler de zamanla ortaya çıkıyor.Her zaman
söyleriz," iyi aranjör yoktur,iyi aranje vardır"